Editör Kurulu Mesajı
Prof.Dr. R. Gökhan ATIŞ
Yayın Kurulu
Hakem Listesi
İçindekiler
Özgün Araştırma
Üç boyutlu ve iki boyutlu görüntüleme sistemleri ile yapılan laparaskopik nefrektomi sonuçlarının karşılaştırılması
Hasan Nimetigil, İlker Seçkiner, Özcan Sevim, Mehmet Erturhan, Haluk Şen
Özet
Amaç: Tek merkezde gerçekleştirdiğimiz laparaskopik nefrektomilerin üç boyutlu (3B) ve iki boyutlu (2B) sistemle uygulanmasının intraoperatif ve erken postoperatif sonuçlara etkisini değerlendirmek.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya kliniğimizde 2019 ve 2020 yıllarında laparoskopik nefrektomi planlanan toplam 42 hasta dahil edildi. 3B endovizyon sistemi ile 21 hastaya (15 kadın, 6 erkek) 2B endovizyon sistemi ile 21 hastaya (10 kadın, 11 erkek) transperitoneal laparoskopik basit/radikal nefrektomi operasyonu yapıldı. Hastaların demografik özellikleri (yaş, cinsiyet), operasyon süresi, ameliyat öncesi hemoglobin değeri ile ameliyat sonrası hemoglobin değeri arasındaki fark, yatış süresi ve komplikasyon oranı karşılaştırıldı.
Bulgular: 2B kullanılan 21 hastada median yaş 30 (9-74), ortalama ameliyat süresi 135,7 dakika, ameliyat öncesi hemoglobin değeri ile ameliyat sonrası hemoglobin değeri arasındaki fark ortalama 1,17 gr/dl olarak hesaplandı. 4 hastaya radikal, 17 hastaya basit nefrektomi uygulandı. Bir hastada Clavien-Dindo derece 1 komplikasyon görüldü. 3B kullanılan 21 hastada median yaş 46 (16-73), ortalama ameliyat süresi 128,6 dakika, ameliyat öncesi hemoglobin değeri ile ameliyat sonrası hemoglobin değeri arasındaki fark 0,7 gr/dl olarak hesaplandı. 10 hastaya radikal, 11 hastaya basit nefrektomi uygulandı. Hastalarda komplikasyon gelişmedi. İki grup arası karşılaştırmada ameliyat öncesi hemoglobin değeri ile ameliyat sonrası hemoglobin değeri arasındaki fark anlamlı olarak bulundu (p: 0,041).
Sonuç: 3B endoskopik görüntüleme sistemlerinin sağlamış olduğu derinlik algısı anatominin daha kolay anlaşılmasına, diseksiyonun daha hızlı ve daha kolay yapılabilmesine olanak sağlamaktadır. Diseksiyon kolaylığı ile operasyon sırasındaki kanama miktarı azalmakta, kanama alanları daha hızlı saptanmakta ve kontrolü daha hızlı sağlanabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: iki boyutlu, üç boyutlu, laparoskopi, nefrektomi
Özgün Araştırma
Renal parankimal hacim ve total renal hacmin retrograd intrarenal cerrahi başarısına etkisi
Sedat Taştemur, Samet Şenel, Esin Ölçücüoğlu, Yusuf Kasap, Emre Uzun
Özet
Amaç: Renal parankimal hacim böbrekteki nefron sayısının bir göstergesidir. Renal parankim hacimdeki artışın diürezi artıracağı ve retrograd intrarenal cerrahi (RİRC) sonrası fragmanların atılımını kolaylaştıracağını öngörmekteyiz. Dolayısıyla artan renal parankimal hacim, RİRC başarısına etki eden bir faktör olabilir.
Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde RİRC uygulanan 238 hastadan tek böbrek taşı nedeniyle primer RİRC yapılan ve öncesinde kontrastlı bilgisayarlı tomografi uygulanan 104 hasta çalışmaya dahil edildi. Dahil edilen tüm hastaların demografik, klinik ve radyolojik (renal parankim hacmi ve toplam renal hacim) verileri değerlendirildi. Hastalar RİRC sonrası başarı durumlarına göre başarılı ve başarısız olmak üzere iki gruba ayrıldı.
Bulgular: Toplam renal hacim açısından iki grup arasında anlamlı fark yoktu (başarılı grupta 213.3±54,9 cm3, başarısız grupta 204,4±65,7 cm3, p=0,521). Başarılı grupta ortalama renal parankim hacmi 168,3±46,1 cm3 iken, başarısız grupta ortalama 125,5±29,9 cm3 idi ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). ROC analizinde RİRC sonrası rezidü taş varlığını ön gören renal parankim hacmi için kestirim değeri ≤141,3 cm3 olarak bulundu. Çok değişkenli lojistik regresyon analizine göre, taş yükünün fazla olması (OR=1,02; 95% Cl=1,009-1,03; p<0,001), taşın alt pol yerleşimli olması (OR=31,673; 95% Cl=3,315-302,,623; p=0,003) ve RPV≤141,3 cm3 (OR=5,923; 95% Cl=2,886-19,263; p=0,008) olması RİRC başarısı için bağımsız risk faktörleri olarak bulundu.
Sonuç: Renal parankim hacmi, böbrek taşı nedeniyle RİRC uygulanan hastalarda başarıyı ön görmek için kullanılabilecek pratik ve uygun maliyetli bir parametredir.
Anahtar Kelimeler: başarı, renal parankim hacmi, RİRC, taş, toplam renal hacim
Özgün Araştırma
Asistan gözüyle Türkiye’de retrograd intrarenal cerrahi ve perkütan nefrolitotomi eğitimi; ESRU Türkiye anketi
Taha Uçar, Fatih Sandıkçı, Musab İlgi, Asıf Yıldırım, Turhan Çaşkurlu
Özet
Amaç: Çalışmamızda retrograd intrarenal cerrahi (RIRS)/perkütan nefrolitotomi (PCNL) konusunda Türk üroloji asistanlarının yeterlilikleri, tercih ettikleri eğitim yöntemleri ve uygulanmakta olan eğitim modelleri oluşturulan anket ile sorgulanmış ve sunulmuştur.
Gereç ve Yöntemler: Anketimizde eğitimde kullanılan yöntemler, eğitimin yeterliliği ve eğitim konusundaki beklentiler odak noktası olarak belirlendi. ESRU veritabanına kayıtlı olan toplamda 295 asistana gönderilen anketler toplamda 70 (%23) asistan tarafından yanıtlandı. Anketlerin oluşturulması ve dağıtımında SurveyMonkey kullanıldı.
Bulgular: Anketimize en fazla katılım Marmara Bölgesinden (%39,29), en düşük katılım ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden (%5,36) gerçekleşti. Anketimize katılan 1. 2. 3. 4. ve 5. yıl asistanlarının oranı sırasıyla %14, %23, %23, %12,7 ve %25 olarak belirlendi. Eğitim araştırma hastanesi ve üniversite hastanesi katılım oranları sırasıyla %46,77 ve %53,23 olarak saptandı. Asistanların %10,94’ünün PCNL için %14,06’sının da RIRS için kendilerini bu cerrahileri uygulamak konusunda yetersiz hissettikleri belirlendi. Asistanların vakalara katılım oranları ise RIRS ve PCNL için sırasıyla; primer cerrah olarak %56 ve %50 , primer asistan olarak %25 ve %42,19 , izleyici olarak %4 ve %7,81 şeklinde gözlendi. Grubun %46,8’inin her iki cerrahi için de %15,63’ünün sadece PCNL için %15,63’ünün sadece RIRS için kurslara katılmak istediği saptandı. Kurslara katılabilen asistan oranının ise RIRS ve PCNL için sırasıyla %9,34 ve %1,56 olduğu görüldü. Her iki konuda da kurs alabilen asistanların oranı ise %4,69 olarak belirlendi. Grubun %40,63’ünün kursa katılamaması ile alakalı “klinik içi iş yoğunluğunu” %15,63’ünün kontenjanların yetersiz oluşunu, %18,75’inin asistanların yeterince desteklenmemesini, %14,06’sının kursların bulundukları bölgeye uzak oluşunu esas problem olarak gördüğü belirlendi.
Sonuç: PCNL ve RIRS Türkiye genelinde yaygın olarak uygulanan endoürolojik cerrahilerdir. Asistanların bu cerrahi prosedürler için eğitimde önemli gördüğü kursların yaygınlaştırılmasının ve asistanların bu konuda teşvik edilmesinin PCNL/RIRS eğitimi için yararlı olacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: RIRS, PCNL, asistan, Türkiye, eğitim
Özgün Araştırma
Üreteral stent çapının üreterolitotripsi sonrası yaşam kalitesi ve operasyon sonrası komplikasyonlar üzerine klinik etkisi
Özgür Kazan, Muhammet Çiçek, Barış Çalışkan, Ömer Erdoğan, Asıf Yıldırım
Özet
Amaç: Üreterolitotripsi sonrası takılan üreteral Double-j (Dj) stentlerin hasta konforuna olumsuz etkileri sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda daha küçük çapta (4 Fr) Dj stent takılan hastalarla, rutinde en sık kullanılan 4,7 Fr Dj stent takılan hastaların operasyon sonrası yaşam kalitelerini ve komplikasyon oranlarını karşılaştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2021- Aralık 2021 arasında iki merkezde üreterolitotripsi yapılıp dahil etme kriterlerine uygun olan hastalar 4 Fr ve 4,7 Fr Dj stent takılanlar olarak iki gruba ayrıldı. Taşları tamamen fragmante edilen, geride kalan taşı olmayan, taş boyutu 10 mm ve daha küçük olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Veriler hastane otomasyon sistemi ve eş zamanlı tutulan hasta dosyalarından elde edildi. Hastalar operasyon sonrası birinci haftada kısa form-12 (SF-12: short form-12) ölçeğiyle fiziksel ve mental bileşenleri ayrı ayrı değerlendirildi. Operasyon sonrası üçüncü haftada Dj stentleri çekilene kadar olan stent intoleransı nedeniyle acil servis başvurusu, ağrı kesici gereksinimi, stent migrasyonu ve operasyon sonrası üriner sistem enfeskiyonu (İYE) gibi komplikasyonlar ayrıca değerlendirildi.
Bulgular: Her bir grupta 30 hasta olmak üzere toplam 60 hasta çalışmaya dahil edildi. 4 Fr Dj stent takılan hastalarda operasyon sonrası birinci haftada kısa form-12 ölçeğinin fiziksel bileşen skoru daha yüksek olarak saptandı (sırası ile, 48,8 vs. 43,9, p= 0,005), benzer olarak mental bileşen skoru da bu grupta daha yüksek olarak görüldü (sırası ile, 53,9 vs. 46,4, p= 0,001). Her iki grupta operasyon sonrası komplikasyonlar açısından istatistiksel anlamlı bir fark saptanmadı.
Sonuç: Her iki stent çeşidi operasyon sonrası benzer komplikasyon oranlarına sahip olsa da üreterolitotripsi sonrası 4 Fr Dj stent, hastaların yaşam kalitesini 4,7 Fr Dj stente göre daha az olumsuz etkilemektedir.
Anahtar Kelimeler: operasyon sonrası komplikasyonlar, stent, üreteroskopi, yaşam kalitesi