Editör Kurulu Mesajı
Prof.Dr. R. Gökhan ATIŞ
Yayın Kurulu
Hakem Listesi
İçindekiler
Özgün Araştırma
İdrar Taşlarının Kimyasal Bileşiminin Kontrastsız Helikal Bilgisayarlı Tomografi ile
In Vivo Değerlendirilmesi
Osman Raif Karabacak, Fatih Sandıkçı, Hakan Saltas, Alper Dilli, Kürşad Zengin, Fatih Yalçınkaya, Ümit Yaşar Ayaz
Özet
Amaç: Düşük doz helikal bilgisayarlı tomografi kullanılarak böbrek taşlarının yoğunluğunun ve kimyasal yapısının belirlenmesi.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmamıza; böbrek taşı nedeniyle ekstrakorporeal şok dalga litotripsisi (ESWL) yapılacak veya üriner sistem taş cerrahisi geçirmesi planlanan, böbrek veya üreter taşı olan 79 hasta dahil edildi. Tüm taş yoğunlukları, Hounsfield Ünite olarak düşük doz abdominal kontrastsız helikal bilgisayarlı tomografi incelemesi ile ölçüldü. Bilgisayarlı tomografi incelemesi için 4 dedektörlü Marconi MX 8000 sistemi kullanıldı. Tüm taşların analizlerinde X-Ray difraktometri kullanıldı.
Bulgular: Taş tipi 52 hastada tek tip ve 27 hastada mikst taş olarak bulundu. Karışık taşlar içinde en büyük grubu, 17 hasta ile kalsiyum oksalat monohidrat-dihidrat taşları oluşturdu. Ürik asit taşları en düşük, kalsiyum oksalat monohidrat taşları en yüksek yoğunluğa sahip olarak bulundu. Ürik asit ve sistin taşlarının dansite değerleri ile diğer taş çeşitleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı.
Sonuç: Teşhiste kullanılan kontrastsız helikal bilgisayarlı tomografi, taş kompozisyonunun in vivo tayininde de kullanılabilir. Uygun terapötik alternatifler sağlamak için görüntüleme çalışmaları ile taş kompozisyonlarını tanımlamak çok yardımcı olabilir.
Anahtar Kelimeler: taş, yoğunluk, tomografi, sarmal, hounsfield ünitesi
Özgün Araştırma
Ağrı ve Anksiyetenin Ağrı Algısı ve Ekstrakorporeal Şok Dalgası Litotripsi Sonucu Üzerindeki Etkisi
Nihat Türkmen, Cemil Kutsal
Özet
Amaç: Bu çalışmada ekstrakorporal şok dalgası litotripsi (ESWL) öncesi var olan depresyon ve anksiyetenin ESWL sırasında ağrı algısı üzerine etkisini araştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Ekim 2019 ile Kasım 2020 tarihleri arasında ESWL uygulanan toplam 60 böbrek taşı hastası çalışmaya alındı. Hastaların yaşı, cinsiyeti, vücut kitle indeksi (VKİ) ve taş parametreleri kaydedildi. Hastanın anksiyete ve depresyon durumları ilk seans öncesi Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADÖ) ile değerlendirildi. Ağrı düzeyi birinci seanstan sonra görsel analog skala (VAS) kullanılarak değerlendirildi.
Bulgular: Anksiyete, depresyon ve VAS puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Anksiyete ve depresyon puanları ile işlem başarısı arasındaki ilişki de değerlendirildi ve anlamlı bir ilişki bulunmadı (p>0,05). Ayrıca VAS skoru ile hastanın yaşı, cinsiyeti, VKİ, deriden taşa uzaklığı ve taş boyutu arasında ilişki yoktu (p>0,05).
Sonuç: Sonuçlarımız, ESWL öncesi depresyon veya anksiyete ile işlem sonrası ölçülen VAS skoru arasında anlamlı bir ilişki göstermemektedir.
Anahtar Kelimeler: anksiyete, ekstrakorporeal şok dalgası litotripsi, ağrı algısı, üriner taş hastalığı
Özgün Araştırma
Perkütan Nefrolitotomi Ameliyatında Taşsızlığın İntraoperatif Değerlendirilmesi: Cerrahın Gözü
Mehmet Yiğit Yalçın, Batuhan Ergani, Taha Çetin, Mustafa Karabıçak, Mert Hamza Özbilen, Çağdaş Bildirici, Erkin Karaca, Mehmet Yoldaş, Erdem Kısa, Tufan Süelözgen, Gökhan Koç, Özgür Çakmak, Hayal Boyacıoğlu, Yusuf Özlem İlbey
Özet
Amaç: Perkütan nefrolitotomi (PNL) uygulanan hastalarda cerrahın intraoperatif taşsızlık kanısının doğruluğunu, bunu etkileyen faktörleri, yanlış tahminine sebep olan prediktörleri saptamak ve sonuç olarak “cerrah gözü” ‘nün güvenilirliğini değerlendirmek amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler: PNL uygulanan ve dahil etme kriterlerine uyan 1025 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Çalışmamızın temeli cerrahın taşşsızlığı değerlendirmesi üzerine olması sebebiyle, cerrahın intraoperatif rezidü taş (RT) kalmadığı kanaatini belirttiği ancak postoperatif bilgisayarlı tomografi görüntülemede RT olan ve olmayan hasta grupları değişkenlere göre karşılaştırıldı.
Bulgular: Cerrah gözü‘nün sensitivitesi %67,87, spesifitesi %96,23, pozitif prediktif değeri %91,67 ve negatif prediktif değeri %83,04 bulundu. Çalışmamızda “cerrahın gözü” ‘nün %16,9 oranında yanlış taşsızlık tahmin ettiği saptandı. Her iki grup arasında cinsiyet, taşın tarafı, taşın yoğunluğu ve hemoglobin düşüşü arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptanmadı. Taş boyutu, operasyon süresi, floroskopi süresi, taşın konumu, kaliks taşlarının sayısı ve GUY’s nefrolitometri skoru (GSS) cerrahın gözü ile istatistiksel anlamlı ilişkili saptandı. Cerrahın gözü ile istatistiksel anlamlı ilişki saptanan parametrelerin çok değişkenli (multivariate) lojistik regresyon analizi sonucunda sırasıyla taş boyutu, kaliks taşlarının sayısı ve GSS anlamlı prediktörler olarak bulundu.
Sonuç: PNL’ de “cerrah gözü” nün en önemli prediktörleri taş boyutu, kaliks taş sayısı ve GSS idi. Bu prediktörler taşsızlık öngörülen hastaların postoperatif görüntülemelerinde, radyasyon maruziyetini azaltacak yöntemlerin kullanılmasında etkili bir kriter olarak kullanılabilir.
Anahtar Kelimeler: böbrek taşları, perkütan nefrolitotomi, taşsızlık durumu, intraoperatif değerlendirme, cerrahın gözü
Özgün Araştırma
Tek Merkezde Açık Radikal Sistektomi ile Robot Yardımlı Radikal Sistektominin Perioperatif Sonuçları ve Komplikasyonlarının Karşılaştırılması: Matched-pair Analiz
Harun Özdemir, Emin Taha Keskin, Merve Şam Özdemir, Metin Savun, Halil Lütfi Canat, Abdülmüttalip Şimşek
Özet
Amaç: Metastatik olmayan yüksek riskli kasa invazif olmayan ya da kasa invazif mesane kanserinde standart küratif tedavi yöntemi bölgesel pelvik lenfadenektomi (PLND) ile birlikte radikal sistektomidir. Açık radikal sistektomi (ARS), birincil tedavi şeklidir, fakat bu cerrahi yöntem önemli riskler taşımaktadır. Minimal invazif cerrahi tekniklerinden robotik cerrahinin uygulanmasıyla cerrahi morbiditeyi en aza indirmek ve daha hızlı iyileşme gösterilmiştir. Bu çalışmada amacımız kendi kliniğimizde mesane kanseri nedeniyle robot yardımlı radikal sistektomi (RYRS) ve ARS uygulanan hastaların eşleştirilmiş çift analizi kullanarak komplikasyonlar ve perioperatif sonuçlarını karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde Ocak 2021 – Şubat 2023 tarihleri arasında radikal sistektomi hastaların verileri retrospektif olarak elde edildi. RYRS uygulanan 20 hasta, aynı dönemde yaş (± 2 yaş), cinsiyet, klinik TNM evresi ve üriner diversiyon (ileal konduit veya ortotopik yeni mesane) açısından 1:2 oranında ARS uygulanan 40 hasta ile eşleştirildi. Perioperatif, postoperatif sonuçlar ve komplikasyonlar karşılaştırıldı.
Bulgular: Her iki grupta preoperatif veriler açısından fark yoktu. Ameliyat süresi RYRS grubunda anlamlı olarak daha uzundu (307,5’e karşılık 391,7 dakika; P=0.0001). RYRS’de önemli ölçüde daha düşük kanama miktarı (P=0.001) ve daha az intraoperatif kan transfüzyonu (P=0.023) izlendi. Yoğun bakımda kalış süreci ARS’de anlamlı olarak daha yüksek izlendi ( P=0.047). Gruplar arasında 90 günlük minör (clavien 1-2) komplikasyon oranları benzer izlendi. Majör (clavien 3-5) komplikasyonlar açık cerrahide anlamlı şekilde daha fazla görüldü (P=0.042). 90 günlük mortalite oranı, RYRS ve ARS için sırasıyla %0’a karşılık %7.5 idi. Her iki grup arasında önemli patolojik sonuçlar açısından fark görülmedi.
Sonuç: RYRS ile ilk deneyimlerimiz, daha yüksek ARS deneyimiyle karşılaştırıldığında bile benzer patolojik sonuçlar, perioperatif kan kaybını önleme ve 90 günlük mortalite iyileştirmeleri ile güvenli ve uygulanabilir olduğunu göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: komplikasyon, mesane kanseri, robot yardımlı radikal sistektomi
Özgün Araştırma
Pelvimetrik Ölçümlerin Açık Retropubik Radikal Prostatektomi Operasyon Süresi Üzerine Etkileri
Mustafa Aydın, Lokman İrkılata, Mustafa Koray Kırdağ, Uğur Öztürk, Mehmet Özen, Emrah Küçük, Hakan Yıldız, Reha Ordulu, Mustafa Kemal Atilla
Özet
Amaç: Pelvimetrik ölçümlerin, prostat kanseri sebebiyle açık radikal retropubik prostatektomi olan hastalarda operasyon süreleri üzerine etkisini araştırmak.
Gereç ve Yöntemler: 2014-2022 yılları arasında açık radikal retropubikprostatektomi yapılan ve radyolojik görüntülerine ulaşılan 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, patoloji raporları ve ameliyat notları kaydedildi. Hastaların operasyon öncesi çekilen düz grafileri, pelvik manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi görüntüleri incelendi. Anterior-superioriliak çıkıntılar arası uzunlık (ASİÇU), transvers pelvik girim çapı (TPGÇ), intertuberoz uzunluk (İTU), anteroposterior pelvik girim çapı (APGÇ), pubik yükseklik (PY), superior pubis- mid-tuberoz nokta uzunluğu (SPMNU) ve infrapubik açı (İA) ölçümleri yapıldı. Ölçümlerin operasyon süresi üzerine etkileri değerlendirildi.
Bulgular: Hastaların ortalama yaşları 63,21±15,12, ortalama vücut kitle indeksleri 25,95±5,45 olarak bulundu. Hastaların ortalama prostat volümleri 52,15±21,2 mL, prostat spesifik antijenleri (PSA) 20,48±5,34 ng/ml ve operasyon süreleri 137,36±30,2 dakika olarak ölçüldü, 24 (%40) hastanın Gleason skoru 7 ve üzerinde idi, 20 (%33) hastada parmakla rektal muayene bulgusu vardı ve hastaların 18’i (%30) pT3 evredeydi. Pelvimetrik ölçümlerin operasyon süresi üzerine etkisi incelendiğinde ise ölçümlerle operasyon süresi arasında bir korelasyon saptanmamıştır.
Sonuç: Hastaların anatomik özellikleri açık radikal retropubik prostatektomi operasyonu üzerine etkili olabilir fakat çalışmamız sonucunda pelvimetrik ölçümlerin operasyon süresi üzerine bir etkisi saptanmamıştır.
Anahtar Kelimeler: prostat kanseri, radikal prostatektomi, pelvimetrik ölçümler