Editör Kurulu Mesajı
Prof.Dr. R. Gökhan ATIŞ
Yayın Kurulu
Hakem Listesi
İçindekiler
Özgün Araştırma
Retzius Koruyucu Robot Yardımlı Radikal Prostatektomi ile Konvansiyonel Robot Yardımlı Radikal Prostatektominin Cerrahi Sınır Pozitifliği Açısından Karşılaştırılması
Ali Kaan Yıldız, Arif Bedirhan Bayraktar, Demirhan Örsan Demir, Turgay Kaçan, Yusuf Gökkurt, Buğra Bilge Keseroğlu, Tolga Karakan
Özet
Amaç: Lokalize prostat kanserinin altın standart tedavisi radikal prostatektomi olup, amaç hastalığın tedavisi ve bu tedavinin yan etkilerini en aza indirmektir. Yan etkilerin daha az görüldüğü Retzius koruyucu robot yardımlı radikal prostatektominin onkolojik sonuçları konvansiyonel yönteme kıyasla halen tartışmalıdır. Bu çalışmada Retzius koruyucu robot yardımlı radikal prostatektomi (RK–RYRP) ile konvansiyonel robot yardımlı radikal prostatektomi (K-RYRP)’yi cerrahi sınır pozitifliği açısından karşılaştırmayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2022 – Eylül 2023 tarihleri arasında lokalize prostat kanseri tanısı ile robot yardımlı radikal prostatektomi yapılan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar, RK–RYRP yapılanlar ve K-RYRP yapılanlar şeklinde iki gruba ayrıldı. Her iki grupta erken dönem onkolojik sonuçlar (ISUP derecesi, T evresi, mesane boynu invazyonu, ektrakapsüler yayılım, seminal vezikül invazyonu, lenf nodu invazyonu ve cerrahi sınır pozitifliği) karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya RK-RYRP grubunda 26, K-RYRP grubunda 31 hasta olmak üzere toplam 57 hasta dâhil edildi. İki gruptaki hastaların demografik verileri ve preoperatif klinik özellikleri benzerdi. Cerrahi sınır pozitifliği; RK-RYRP grubundaki hastaların %34,6’sında, K-RYRP grubundaki hastaların %25,8’inde saptandı ve her iki grupta anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,4). Cerrahi spesmenin ISUP dereceleri ve T evreleri benzerdi. Lenf nodu invazyonu, ekstrakapsüler yayılım, seminal vezikül invazyonu ve mesane boynu invazyonu açısından da her iki grupta istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi.
Sonuç: Retzius koruyucu robot yardımlı radikal prostatektomi, prostat kanseri cerrahisi için erken onkolojik sonuçlar açısından konvansiyonel yöntemle karşılaştırıldığında uygulanabilir bir yöntemdir. Ancak, uzun dönem onkolojik sonuçlar (özellikle biyokimyasal rekürrens açısından) için daha fazla veriye ihtiyaç vardır.
Anahtar Kelimeler: prostatektomi, retzius koruyucu, robotik, cerrahi, konvansiyonel.
Özgün Araştırma
Perkütan Nefrolitotomide Supin ve Pron Pozisyonlarının Sonuçlarının Karşılaştırılması
Tugay Aksakalli, Adem Utlu, Saban Oguz Demirdogen, Ahmet Emre Cinislioglu, Feyzullah Celik, Ibrahim Karabulut
Özet
Amaç: Çalışmada supin ve pron olarak iki farklı perkütan nefrolitotomi pozisyonunun ameliyat öncesi demografik veriler, perioperatif bulgular ve cerrahi sonuçlar açısından karşılaştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2019 ile Aralık 2023 arasında perkütan nefrolitotomi yapılan 18 yaş ve üzeri 2-4 cm arası renal taşları olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Operasyon notlarından elde edilen veriler ile hastalar supin ve pron grup olmak üzere ikiye ayrıldı. Yaş, cinsiyet, vücut kitle indeksi (VKİ), kronik hastalıklar gibi demografik veriler her iki grup arasında karşılaştırıldı. Operasyon süresi, perioperatif komplikasyonlar ve postoperatif takip verileri toplanarak her iki grup arasında karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya 56’sı (%53) supin grupta, 49’u (%47) pron grupta olmak üzere 105 hasta alındı. Yaş, cinsiyet, VKİ, taş lokalizasyonu, taş boyutu, Hounsfield ünitesi gibi demografik ve preoperatif veriler benzerdi. Perioperatif bulgular karşılaştırıldığında, cerrahi süre supin grupta daha kısaydı (101 (95-107) dk vs. 135 (126-145) dk, p<0.001). Hemoglobin seviyesindeki ortalama düşüş her iki grupta benzerdi (p>0.05). Gözlenen baskın postoperatif komplikasyon, 14 hastada (%13,3) ortaya çıkan ateşti. Taşsızlık oranı supin grupta %83,9, pron grupta ise %83,6 idi (p>0.05).
Sonuç: Perkütan nefrolitotomi de pozisyon seçimi cerrahın tecrübesine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Supin ve pron pozisyonlar sonuçlar açısından benzer olmakla birlikte supin pozisyon daha kısa operasyon süresi ile ilişkilidir.
Anahtar Kelimeler: perkütan nefrolitotomi, nefrolitiyazis, supin, pron
Özgün Araştırma
Balneoterapinin (Kaplıca Tedavisi) JJ Stentlerle İlişkili Alt Üriner Sistem Semptomları Üzerindeki Etkisinin Değerlendirilmesi: Prospektif Plasebo Kontrollü Bir Çalışma
İsmail Emre Ergin, Adem Sancı, Abuzer Öztürk, Aydemir Asdemir, Hüseyin Saygın
Özet
Amaç: Üreter taşı tedavisi sonrası yerleştirilen JJ stent ilişkili alt üriner sistem semptomları hastaların operasyon sonrası en çok şikayet ettiği konular arasındadır. Bu semptomları azaltmak için bir çok tedavi metodu denenmiştir. Balneoterapinin (spa tedavisi) JJ stentleriyle ilişkili alt üriner sistem semptomları üzerindeki etkisini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Tek taraflı üreter taşı tedavisi yapılan ve üreteral JJ stent yerleştirilen hastalar operasyon sonrası kontrol, tolterodin ve balneoterapi grupları olmak üzere 3 gruba ayrıldılar. Postoperatif 1. hafta ve 4. hafta Üreteral Stent Semptom Skorları ölçüldü. Analjezik tablet kullanım miktarları kaydedildi.
Bulgular: Dördüncü hafta gruplar birbileri ile kıyaslandığında tolterodin ve balneoterapi gruplarının analjezik kullanımı, üriner semptomları, vücut ağrı skorları kontrol grubuna göre daha düşük tespit edildi (p<0,001). Gruplar kendi içlerinde 1. ve 4. hafta kıyaslandığında kontrol grubunda bir değişiklik yok iken diğer gruplarda anlamlı değişiklik mevcuttu.
Sonuç: Bölge halkının davranışlarından esinlendiğimiz bu yazımızda balneoterapinin tedavisiz gruba göre anlamlı semptom iyileşmesi sağlaması ve diğer medikasyonlar kadar iyi sonuçlar vermesi bundan sonraki süreçlerde hastalara önerilebilecek kolay, düşük maliyetli, düşük yan etkili bir tedavi metodu gibi görülmektedir.
Anahtar Kelimeler: balneoterapi, üreter kateterizasyon, taş cerrahisi
Özgün Araştırma
Üreteroskopi Sonrası Üreter Darlığı Gelişme Riskini Öngörmede Nötrofil/Lenfosit Oranı ve Platelet/Lenfosit Oranı Kullanılabilir mi?
Reha Ordulu, Mustafa Aydin, Emrah Kucuk, Hakan Yildiz, Mahmut Ulubay, Ekrem Akdeniz, Mustafa Kemal Atilla
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı daha önce endoskopik üst üriner sistem cerrahisi geçiren hastalarda üreter darlığı veya zor/sıkı üreter gelişim riskini öngörmede, nötrofil/lenfosit oranı (NLO) ve platelet/lenfosit oranı (PLO)’nın etkinliğini araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: Bu gözlemsel çalışma Nisan 2022 ile Nisan 2023 tarihleri arasında Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Üroloji Kliniği’nde yapılmıştır. Çalışmaya daha önce endoskopik üst üriner sistem cerrahisi geçiren 130 hasta alınmıştır. Hastalar üreter darlığı olanlar (Grup 1) ve olmayanlar (Grup 2) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Üreter darlığı tanısı direk endoskopik olarak veya retrograd piyelografi ile konulmuştur. Grupların sosyodemografik özellikleri, klinik verileri, NLO ve PLO değerleri karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması Grup 1’de 49,89 ± 14,40 ve Grup 2’de 48,92 ± 14,60 yıl olarak bulundu (p = 0,704). Vücut kitle indeksi, cinsiyet, hidronefroz, komorbidite açısından gruplar arasında istatistiksel olarak fark izlenmezken; taş düşürme öyküsü ve geçirilmiş operasyon sayısı açısından anlamlı fark izlendi (sırasıyla p = 0,001 ve p <0,001). Grupların NLO değeri sırasıyla 2,62 (0,75-9,18) ve 2,29 (0,80-6,67); PLO değeri 136,57 (55,02-475,45) ve 118,66 (37,50-244,17) olarak bulundu. Her iki değer karşılaştırıldığı zaman gruplar arasında fark izlenmedi (sırasıyla, p = 0,139 ve p = 0,076).
Sonuç: Çalışmamızda NLO ve PLO değerleri üreter darlığı olan grupta daha yüksek tespit edilmesine rağmen bu yükseklik istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır. Bizim çalışmamıza göre daha önce endoskopik üst üriner sistem cerrahisi geçiren hastalarda üreter darlığı gelişmesini öngörmede NLO ve PLO değerlerinin etkisi yoktur.
Anahtar Kelimeler: üreter darlığı, zor/sıkı üreter, nötrofil/lenfosit oranı, platelet/lenfosit oranı
Derleme
Üriner Sistem Taşlarında Medikal Tedavi
Hasan Turgut, Mehmet Sarıer
Özet
Üriner sistem taş hastalığında hem taş pasajını artırmak hem de nüksün önlenmesinde medikal tedavinin yeri oldukça büyük öneme sahiptir. Yeterli sıvı alımı, diyet alışkanlığı, lifli gıdaların artırılması, düşük c vitamini ve protein alımı taş tipine bakılmaksızın tüm ürolitiyazisli hastalarda önerilebilir. Üriner sistem taşlarında taşın spontan pasajını artırmak için alfa bloker ve kalsiyum kanal blokerleri gibi farmakolojik ajanlar uzun süredir kullanılan medikal tedavilerdir. Kalsiyum taşlarının medikal tedavisini tiazidler, alkalen sitrat, allopurinol ve glikozaminoglikanlar oluşturur. Ürik asit taşlarının medikal tedavisinde ise idrar alkalizasyonu, diyette protein ve pürin alımının kısıtlanması ve allopürinol kullanılır. Sistin taşlarında idrar alkalizasyonu, sistin bağlayıcı ilaçlar ve metionin alımının kısıtlanması etkilidir. Enfeksiyon taşlarının medikal tedavisinde ise üreaz inhibitörleri, antibiyotikler ve idrar asidifikasyonu yaygın kullanılan yöntemlerdir.
Anahtar Kelimeler: böbrek taşı, diyet tedavisi, üreter taşı, renal kolik, medikal ekspulsif terapi, metaflaksi
Düzeltme
Correction to: Efficacy of Biphasic Fluid Therapy in Robot-Assisted Kidney Transplantation
Nalan Saygı Emir
Özet
In the first published version of this article (1), the author stated that contributors name was misspelled. This article is single authored. The author take full responsibility for this confusion, and they apologize for the confusion.
Publisher’s Note: The original article has been corrected, and a correction note was added.
REFERENCES
- Saygı Emir N. Efficacy of “Biphasic Fluid Therapy” in Robot-Assisted Kidney Transplantation. Endourol Bull. 2023;15(3):125-138. https://doi.org/10.54233/endouroloji.20231503-1345663