Editör Kurulu Mesajı
Prof.Dr. R. Gökhan ATIŞ
Yayın Kurulu
Hakem Listesi
İçindekiler
Özgün Araştırma
Asistanların gözünden Türkiye’de laparoskopi eğitimi: Türkiye European Society
of Residents in Urology derneği anket çalışması
Taha Uçar, Mithat Ekşi, Ferhat Keser, Mesrur Selçuk Sılay, Asıf Yıldırım, Turhan
Çaşkurlu
Özet
Amaç: Laparoskopi günümüzde önem kazanan minimal invaziv bir cerrahi yöntemdir, Ancak Laparoskopi eğitiminde kullanılan yöntemlerin başarısı ve uzmanlık eğitimini tamamlamış üroloji asistanlarının bu cerrahiyi uygulama konusundaki yeterlilikleri belirsizdir. Çalışmamızda laparoskopi konusunda Türk üroloji asistanlarının yeterlilikleri, tercih ettikleri eğitim yöntemleri ve uygulanmakta olan eğitim modelleri oluşturulan anket ile sorgulanmış ve sunulmuştur.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda kullanılan laparoskopi anketi, daha öncesinde Belçika ESRU tarafından oluşturulan ve uygulanan anketin modifikasyonu ile oluşturuldu. Eğitimde kullanılan yöntemler, eğitimin yeterliliği ve eğitim konusundaki beklentiler odak noktası olarak belirlendi. Anketlerin tamamı Türkçe’ ydi ve ESRU veritabanına kayıtlı olan toplamda 295 asistana gönderilen anketleri toplamda 70 ( %23) kişi yanıtladı. Anketlerin oluşturulması ve dağıtımında SurveyMonkey kullanıldı.
Bulgular: Anketimize en fazla katılım Marmara Bölgesin’ den ( % 39.29), en düşük katılım ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ nden (% 5.36) gerçekleşti. Kliniklerin %91.07 sinde laparoskopi kullanılırken %8.93’ ünde laparoskopi yapılmadığı saptandı. Anketimize katılan 1., 2., 3., 4., 5. yıl asistanlarının oranı sırasıyla %14, % 23, %23, %12.7, % 25 olarak belirlendi. Eğitim araştırma hastanesi ve Üniversite Hastanesi katılım oranları sırasıyla %46.77 ve %53.23 olarak saptandı.
Asistanların %28. 57 lik bir kesimi kendisini uzmanlık döneminde laparoskopi yapabilecek kadar yeterli görürken, %71.43 lük kesiminin kendini bu konuda yeterli görmediği görüldü… Laparoskopi yapılan tüm kliniklerde gözlem ve asistans bir eğitim yöntemi olarak kullanılırken, % 25 ‘ inde eğitim videoları, % 3.57’inde hayvan alıştırmaları, %21.43’ inde training box kullanımı, %26.79’ inde primer cerrah olarak vakalara katılım eğitimin bir parçası olarak görüldü. %14.29’ unda objektif sınav ve puanlama ile laparoskopi eğitimi değerlendirilirken, % 85.71’ inde sınav ve puanlamanın kullanılmadığı saptandı.
Eğitici ilgisizliği % 33, daha az fırsat tanınması %53.57, sınırlı laparoskopik vaka sayısı % 28.79 ,eğitici yetersizliği ise %30.36 oranında eğitimdeki en büyük sorunlar olarak belirlendi.
Sonuç: Laparoskopide asistan eğitimi, eğitim kurumlarına gore farklılık göstermekle birlikte bu konuda
bir standardın yakalanamadığı görülmüştür. Eğitim gereksinimlerine uygun ve eğitim verme yeterliliğine sahip kurumlarca laparoskopi eğitiminin standardizasyonu ve uygulanması mevcut sorunların çözümünü sağlayabilir.
Anahtar Kelimeler: laparoskopi, asistan, eğitim
Özgün Araştırma
Üroloji pratiğinde acil perkütan nefrostominin yeri; tek merkez deneyimi
Adem Tunçekin, Mehmet Demir, Eyyup Sabri Pelit, İsmail Yağmur, Bülent Katı,
İbrahim Halil Albayrak, Halil Çiftçi
Özet
Amaç: Bu çalışmada perkütan nefrostominin üroloji pratiğindeki önemini değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2014 ile Ocak 2021 yılları arasında üroloji kliniğinde perkütan nefrostomi takılan hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Pyonefroz ve/veya böbrek fonksiyon testi yüksekliği tespit edilen ve acil şartlarda ürologlar tarafından perkütan nefrostomi takılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların yaşları, hastaneye başvuru nedenleri, hidronefroz derecesi, primer patolojileri, işlem sonrası komplikasyonlar ve işlem sonrası yapılan elektif tedavileri değerlendirildi.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 164 hastanın 98’i erkek ve 66’sı kadındı. Hastaların ortalama yaşı 47,45 (18- 90) yıl idi. Hastaların 120’sine tek taraflı, 44’üne ise bilateral olmak üzere toplam 208 renal üniteye perkütan nefrostomi katateri takıldı. 208 renal ünitenin 192’sinde (%95,2) perkütan nefrostomi başarılı bir şekilde takılırken, 10 (%4,8) renal ünitede işlem başarısız oldu ve ek girişim gerekti. Hastaların %40,2’sine onkolojik nedenlerden, %59,8’ine ise onkolojik dışı nedenlerden perkütan nefrostomi kateteri takıldı. İşlem sonrası minör komplikasyonlardan en sık görüleni transfüzyon gerektirmeyen geçici hematüri (%3,2) olup, ateş (%2,4), işlem sonrası devam eden ağrı (%1,6), kateter tıkanması (%0,8) ve geçici idrar sızıntısı (%0,8) diğer minör komplikasyonlardı. Majör komplikasyonlardan ise en sık görüleni ise nefrostominin yerinden çıkması (%3,2) idi.
Sonuç: Perkütan nefrostomi obstrüktif üropati, pyonefroz tedavisi ve üriner diversiyon amacıyla uygulanan, yüksek başarı oranına sahip, etkili ve güvenli bir yöntemdir. Son zamanlarda girişimsel radyologlar tarafından daha fazla uygulanıyor olsa da ürologlar tarafından da başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: obstrüktif üropati, hidronefroz, perkütan nefrostomi, komplikasyon
Özgün Araştırma
Retrograt intrarenal cerrahide taşsızlık oranlarını etkileyen faktörler
Uğur Öztürk, Emrah Küçük, Mehmet Özen, Mustafa Koray Kırdağ, Turgut Serdaş, Varol Nalçacıoğlu, Mustafa Aydın, Mustafa Kemal Atilla
Özet
Amaç: Böbrek taşı nedeniyle retrograt intrarenal cerrahi uygulanan olgularda taşsızlık elde etmede etkili olan faktörleri saptamayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Ocak 2021- Temmuz 2021 tarihleri arasında kliniğimizde retrograt intrarenal cerrahi (RİRC) uygulanan 160 olgunun verilerini retrospektif olarak analiz ettik. Hastaların demografik özellikleri, bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüleri üzerinden ölçümü yapılan taş ve böbrek kalisiyel anatomisi ile ilgili parametreleri, üreter erişim kılıfı (ÜEK) kullanılma durumu ve cerrahi süre analiz edildi. Postoperatif 1.ayda direkt üriner sistem grafisi (DÜSG) veya BT görüntülerindeki rezidü taşın 2 mm’den küçük olması veya hiç taş olmaması cerrahi için başarılı kabul edildi. Hastalar taşssızlık durumuna göre taşsız (Grup1) ve rezidü taşa sahip (Grup 2) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Ayrıca böbrekteki taş lokalizasyona göre alt pol olan (45 derece ve üstü ile altı) ve olmayan diye alt grublara ayrıldı. Gruplar operasyon sonrası rezidü varlığına göre kıyaslandı.
Bulgular: Grup 1 ve Grup 2 için cinsiyetin dağılımları, vücut kitle indeksi (VKİ), taraf, ÜEK kullanımı, opasite durumu, infindibulopelvik açı (İPA) ve infundibuler uzunluk için fark yoktu (p>0,05). Taşssız olan Grup 1’de infundibuler genişlik daha fazla idi (p>0,021). Birden fazla taşı olanlarda rezidü, tek taşı olanlara göre fazla idi (p>0,048). Taş hacmi ve taş dansitesi için taşsızlık üzerine etkileyici sonuç bulmadık. Böbrekteki lokalizasyona göre alt pol olanlarda rezidü fazlaydı (p>0,001). Ancak alt pol taşları olanlarda 45 derece üstü ve altı olanlar arasında fark yoktu (p>0,050).
Sonuç: Retrograd intrarenal taş cerrahisi tedavisinde, birden fazla taşın olması, alt pol taşın olması, infundibüler genişliğin az olması taşsızlığı olumsuz etkileyen faktörler olarak öngörülebilir.
Anahtar Kelimeler: retrograt intrarenal cerrahi, böbrek taşı, taşsızlık