Editör Kurulu Mesajı
Prof. Dr. Selçuk GÜVEN
Yayın Kurulı
Hakem Listesi
İçindekiler
Özgün Araştırma
Perkütan nefrolitotomide Guy taş skoru ve modifiye Clavien derecelendirme sistemi kullanılarak başarı ve komplikasyonların değerlendirilmesi
Doğukan Sökmen, Yusuf İlker Çömez, Volkan Tuğcu
Özet
Amaç: Üriner sistem taş hastalığı tarihte tüm zamanlar boyunca insan hayatını ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hastalıkların başında gelmiştir. Bizim amacımız ülkemizde üç merkezin PNL deneyimini her yö- nüyle (hasta seçimi, başarı, ek tedavi gereksinimi, komplikasyonlar, mortalite) sunmak ve bundan sonraki çalışmalara ışık tutmaktır.
Gereç ve Yöntemler: Kayıtlarına tam ulaşılabilen, klasik PNL ve miniPNL yapılan; 3 merkezden toplam 944 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Böbrek taşları, taş yükü ve lokalizasyonları temel alan için Guy Taş Skorlama sistemi (Guy’s Stone Skor, GSS) kullanılarak sınıflandırıldı. Hastalarda meydana gelen per-operatif ve post-operatif komplikasyonlar için de 2004 yılında kendileri tarafından modifiye edilen Clavien sınıflandırılması kullanılmıştır. İstatistiksel analizde; başarı, ek tedavi gereksinimi, komplikasyonlara etkisinin incelenmesinde ve yüzde oranlarında ki-kare testi kullanılarak karşılaştırıldı ve p<0,05 değeri istatiksel olarak anlamlı kabul edildi. Başarı, komplikasyon ve ek tedaviyi etkileyen bağımsız faktörler logistik regresyon analizleri kullanılarak tespit edildi.
Bulgular: 944 hastamızın 662’ inde (%70,13) post operatif birinci günde çekilen direkt üriner sistem grafisi ve/veya kontrastsız batın BT’ de hiç rest taş kalmadan başarı elde edildi. Hastaların %23,30 una uygulanan ek tedavi sonrası, post operatif 6. ayda bu oran %83,65 ye yükseldi. GSS 1 grubundaki taşlarda başarı oranı %90,06 olup oldukça yüksekti. Bu oran GSS 3 ve GSS 4 gruplarına göre istatiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). GSS skoru düşük olan gruplarda başarı oranı anlamlı şekilde artmaktadır. Operasyon yapılan 944 hastanın 435 (%46,08)’ inde toplamda 478 adet komplikasyon izlendi. Bu verileri modifiye Clavien derecelendirme sistemine göre düzenlediğimizde derece 1’ de 159 (16,84 %), derece 2’ de 152 (16,10%), derece 3a’ da 113 (11,97%), derece 3b’ de 15 (1,58%), derece 4a’ da 9 (0,95%), derece 4b’ de 1 (0,10%), derece 5’ te 1 (0,10%) tane komplikasyon izlendi. Komplikasyonların taş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde derece 4a, 4b ve derece 5 komplikasyonların hepsinin GSS 4 grubu taşlarda görüldüğü izlendi.
Sonuç: Böbrek taşlarının karmaşık sınıflandırılması “Guy Stone Score” kullanılarak giderilebilir. Basit şekilde kategorize edilip başarı ve komplikasyon olasılıkları öngörülür. Komplikasyonlar “Modifiye Clavien Derecelendirmesi” kullanılarak standardize edilebilir. Ayrıca klasifikasyonlar klinik araştırma ve çalışmalara ışık tutmakta, yardımcı olmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Böbrek taşı, GSS, Clavien, perkütan nefrolitotomi, komplikasyon, taşsızlık
Özgün Araştırma
Endoskopik üriner sistem taş tedavisi sonrası ürosepsis: riski artıran faktörler
Dilek Bulut, Merve Sefa Sayar, Ender Cem Bulut, Alper Bitkin, Fatih Bıçaklıoğlu, Serhat Çetin, Murat Yavuz Koparal, Kasım Ertaş
Özet
Amaç: Üriner sistem taşları sıklığı giderek artan, sağlık sistemi üzerine ciddi mali yük oluşturan bir hastalıktır. Ürolitiyazisin endoskopik tedavisi sonrasında üriner enfeksiyonlar azımsanmayacak düzeydedir. Bu çalışmada üreterorenoskopi (rigid veya flexible) ile endoskopik taş tedavisi yapılan hastalarda ürosepsis görülme insidansı ve bunu arttıran faktörleri inceledik. Böylece hastalarda ürosepsisi engellemeye yönelik alınacak tedbirlerle ilgili tartışamaya katkı sağlamayı amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Böbrek veya üreter taşı nedeni ile üreterorenoskopi ile endoskopik taş tedavisi yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Ürosepsis geçiren ve geçirmeyen olarak ayrılan iki grup birbiri ile yaş, cinsiyet, komorbidite, rezidü taş açısından kıyaslandı.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen toplam hasta sayısı 561’di. Çalışmaya dahil edilen hastaların median yaşı 39 (18-77)’ti. 18-40, 41-60 ve 61-80 yaş aralıklarına göre gruplanan hastalarda sırasıyla 12 (%4.2), 31 (%14.2) ve 9 (%16.7) hastada sepsis bulguları görüldü. Bu gruplar arasında ürosepsis görülme oranları açısından anlamlı fark vardı (p<0,001). Komorbiditesi olan hasta grubunda 39 (%25.3) hastada ürosepsis görülürken, komorbiditesi olmayan hasta grubunda 13 (%3.2) hastada ürosepsis görüldü. İki grup arasında ürosepsis görülme oranları açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p<0,001).
Sonuç: Postoperatif ürosepsisi kolaylaştırıcı etmenlerin bilinmesi, etkili proflaksi ve tedavide etkin antibiyoterapi açısından önemlidir. Yüksek hasta sayıları ile elde edilecek bulgular ürosepsisin yarattığı maliyet ve morbidite oranlarını düşürebilir.
Anahtar Kelimeler: ürosepsis, endoüroloji, antibiyoterapi, ürolitiyazis
Özgün Araştırma
Mini perkütan nefrolitotomi: yeni sistemlerin pratiğimize katkıları
Yusuf İlker Çömez, Doğukan Sökmen
Abstracts
Amaç: Bu çalışmada minimal invaziv perkütan nefrolitotomi (MIP) sistemi ile tedavi edilen böbrek taşı hastalarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Hastanemizde 2016-2017 yılları arasında MIP sistemi ile gerçekleştirilen ardışık 50 vakanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların anestezi açısından risk değerlendirilmesi, hasta pozisyonu, giriş lokalizasyonu, taş boyutu, taşın temizlenme oranı, postoperatif drenaj ve komplikasyonlar değerlendirildi.
Bulgular: Tüm hastalara mPNL prosedürü gerçekleştirildi. Ortalama taş boyutu 20 (12-33) mm ve ortalama taş sayısı 1 (1-3) idi. Ortalama taş temizlenme oranı %98 (97-100) idi. Komplikasyon oranı %6 ve transfüzyon ihtiyacı %2 idi.
Sonuç: Komplikasyon oranının azlığı, tüm kalikslere daha rahat ulaşım ve farklı hasta pozisyon avantajları ile MİP sistemleri ile mini PNL, konvansiyonel PNL’nin yanısıra, üreterorenoskopi ve ESWL’ye iyi bir alternatif olabilir.
Anahtar Kelimeler: Mini-PNL, PNL, Perkütan nefrolitotomi, MİP, Minimal invaziv
Özgün Araştırma
Üst üriner sistem taşları tedavisinde retrograd intrarenal cerrahi deneyimlerimiz
Yasin Yitgin, Ayhan Karaköse, Ekrem Akdeniz
Özet
Amaç: Bu çalışmada böbrek veya proksimal üreter taşı nedeniyle retrograd intrarenal cerrahi (RİRC) uyguladığımız hastaların sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: Mart 2019 ile Mayıs 2020 tarihleri arasında böbrek ve proksimal üreter taşlarına yönelik RİRC uygulanan 99 hastanın demografik, klinik, operatif ve postoperatif verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Tüm hastalara kontrastsız bilgisayarlı tomografi yapılarak taş lokalizasyonu ve taş boyutu değerlendirildi. Postoperatif kontrolde, radyolojik olarak taş olmaması veya 2 mm ve altı fragmanlar taşsızlık olarak kabul edildi.
Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 44,9 ± 13,1 yıl olan toplam 99 hasta alındı. Hastaların 60’ı (60,6%) erkek ve 39’u (39,4%) kadındı. 48 (%48,4) hastaya sağ, 50 (%50,5) hastaya sol ve bir (%1,1) hastaya bilateral RİRC operasyonu yapıldı. 78 (% 78,8) hastanın taşı böbrekte iken, 21 (% 21,2) hastanın taşı proksimal üreterdeydi. Ortalama taş büyüklüğü 18,5 ± 6,9 mm ve ortalama ameliyat süresi 70,6 ± 23,8 dakika olarak bulundu. Ameliyat sırasında ve sonrasında hastalarda majör bir komplikasyon gelişmedi. Toplam 90 hastada taşsızlık sağlandı ve genel başarı oranımız % 90,9 olarak bulundu.
Sonuç: Gelişen teknoloji ve artan deneyim ile birlikte RİRC üst üriner sistem taşlarının tedavisinde düşük komplikasyon ve yüksek taşsızlık oranları ile oldukça başarılı bir tedavi yöntemi olduğunu düşünmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Fleksibl üreterorenoskopi, retrograd intrarenal cerrahi, üst üriner sistem taş hastalığı
Olgu Sunumu
Genç hastada mesane tümörü ve genetik alt yapı
Ali Erhan Eren, Selim Taş
Özet
Mesane kanseri her yaşta görülebilmekle beraber genç hastalarda nadir olarak görülmektedir. Sıklıkla ağrısız, pıhtılı hematüri şikayeti ile başvururlar. Literatürde genç hasta grubu olarak net yaşlar belirtilmemiştir ancak yayınlarda genel olarak ayrım 20 yaş altı, 20-40 yaş arası ve 40 yaş üstü olarak alınmıştır. Kromozom 9 üzerinde bulunan ve mesane tümörü ile üzerinde durulan önemli yolaklardan bir tanesi PI3K yolağı ve buna bağlı PIK3CA dır.
Mesane kanseri üzerindeki etkisi net olarak bilinmeyen PIK3CA gen mutasyonu olan genç hastayı sunduk. 22 yaşında erkek hasta hematüri şikayeti ile başvurdu. Ultrasonografide mesane sol yan duvar tabana yakın bölgede 6×4 cm papiller kitle saptandı. Transüretral rezeksiyon uygulandı ve histopatolojik inceleme sonucunda WHO/ISUP 2004 sınıflamasına göre yüzeyel, Düşük dereceli papiller ürotelyal karsinoma (pTa, düşük grade) tanısı konuldu.
Bu vakamızda saptadığımız PIK3CA gen mutasyonunun mesane kanseri olanlar ile ilişkisi olabilir. Literaturde PIK3CA gen mutasyonu ile mesane tümörü arasındaki bağlantı tam olarak aydınlatılmamıştır.
Anahtar Kelimeler: genç hasta, genetik alt yapı, mesane tümörü